CEZA HUKUKU VE MASUMİYET KARİNESİNİN İLİŞKİSİ
- Selcen B.
- 9 Mar
- 6 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 4 gün önce
Hepimizin bildiği üzere masumiyet karinesi en çok ceza hukukunda dile gelen bir husustur. Bunun nedenleri de doğrudan AİHS, Anayasa ve CMK’da bu konuda düzenlemenin ceza hukuku bağlamında yapılmasından kaynaklanmaktadır. Ancak bu hususun önem arz etmesindeki nedeni hukuk okullarına ve düşünürlere göre değişmektedir. Bu bağlamda yargı mesleği içindeki kişilerin, onların tarafsız olma yükümü bağlamında bu görüşleri, karşılarına gelen olaya göre değerlendirmekle yükümlüdür. Bu bağlamda yasal yükümlülükler aşağıda sıralanmıştır.
Masumiyet karinesinin hukuki temelleri, hem ulusal hem de uluslararası hukuk düzenlemelerinde geniş bir yer tutar.
1. Anayasal Düzenlemeler
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 38. maddesinde "Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz." Denilmek suretiyle masumiyet karinesi hüküm altına alınmıştır. Ceza yargılamasının temel ilkelerinden biri olarak kabul edilen bu hüküm Anayasa'ya konulmak suretiyle bireylerin temel hak ve özgürlüklerinin korunmasında anayasal bir güvence sağlamıştır.
2. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS)
Masumiyet karinesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6. maddesinde kendisine yer edinmiştir. Bu maddenin bire bir çevirisine Türkiye Cumhuriyedi Devleti Anayasası’nda yer verilmiştir. AİHS, Türkiye için Anayasa madde 90 gereğince bağlayıcı bir uluslararası hukuk kaynağı olup normlar hiyerarşisine göre Anayasa’nın üstünde yer almaktadır.
3. Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK)
Geçerliliğini Anayasa’ ya uygun olarak yürürlüğe konarak kazanan CMK’nın pek çok maddesi Anayasa’ya uygun olarak masumiyet hakkının korunması amacını taşımaktadır. Özellikle yargılamanın tarafsız ve bağımsız olarak yürütülmesi ve şüpheli aleyhine ve lehine tüm delillerin toplanması yükümü bu noktada Türk Ceza Kanunu’nun maddi gerçeğe ulaşılması prensibi ve şüpheden sanık yaralanır ilkeleri ile bağlantı kurularak, bireylere güvence verilmesi sağlanmak istenmiştir.
4. İnsan Onurunun Korunması
Masumiyet karinesi, insan onurunun korunması ilkesine dayanmaktadır. Bir bireyin suçluluğu ispat edilmeden önce suçlu olarak değerlendirilmesi, yargılandığı dosya hakkında bilgi sahibi olmayan toplum önüne atılması, hem kişinin onurunu zedeler hem de Mahkemelerin var oluş amacını ortadan kaldıracak bir oluşuma neden olacaktır. Üstelik işlendiği ifade edilen suçun, manevi unsur değerlendirmesi yapılması suçun maddi unsuru kadar da önemli olup toplumsal tepkiler manevi unsur yönünden objektif değerlendirme yapılmasını engelleyecek bir ortamın varlığını tezahür edebilir. Böyle bir ortam ise hem şüpheli ya da sanık sıfatını haiz birey için hem de toplumun tamamı için bir hukuksuzluk algısının zamanla oluşmasına neden olabilir.
5. İspat Yükü
Masumiyet karinesi, aynı zamanda yukarıda bahsi geçtiği üzere ispat yükünün savcıda olduğunu belirtir. Savcı, şüpheli lehine ve aleyhine olan delilleri, kolluk vasıtasıyla toplayabilecek olup savcı kolluğun amiri statüsündedir. Sanığın kendini suçsuz olduğunu ispat etmek zorunda bırakılmaması, Anayasa madde 36 adil yargılanma ilkesinin bir gereğidir.
6. Basının Rolü
Masumiyet karinesi, medyanın bireyleri peşinen suçlu ilan etmesinin de önüne geçmek amacıyla düzenlenmiştir. Yukarıda bahsi geçtiği üzere, manevi unsur değerlendirilmesinin objektif olarak yapılabilmesi için medya etiği ve hukukunun bu ilkeye uygun hareket etmesi büyük önem taşır.
7. AİHM Kararları
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), masumiyet karinesi konusunda birçok emsal karar vermiştir. Bu kararlar, ulusal mahkemelerin bu ilkeye uygun hareket etmelerini sağlamakta ve adil yargılanma hakkını güvence altına almaktadır.
Bir üst basamakta yer alan basın rolü ile bağlantılı bir AİHM kararı vermek bu noktada yerinde olacaktır.
“Ergashev v. Rusya davasına konu olan olayda Rusya’da yaşayan Özbekistan vatandaşı olan başvurucu radikal bir örgüte üye olma ve devletin anayasal düzenini bozmaya teşebbüs suçları dâhil birtakım suçlardan dolayı Özbek makamları tarafından suçlanır. Özbek makamlarının talebi üzerine Rusya tarafından yakalanıp, tutuklanır. Rusya’da mülteci statüsünde kalmak istese de bu talebi reddedilir. Bu sırada ise Rusya’da bir televizyon kanalında yetkili makam başvurucunun Özbek otoriteleri tarafından kendisine isnad edilen suçları işlediğine yönelik haberler yapılır. Bu nedenle AİHM yapılan yayınların suçsuzluk karinesini ihlal ettiği sonucuna varır.” [1]
8. Hukuk Devleti İlkesi
Hukuk devleti ilkesi, devletin tüm işlemlerinin hukuka uygun olması gerektiğini ve böylelikle bireyi korunmasını sağlayan ilkedir. Masumiyet karinesi, bu ilkenin bir parçası olarak, bireylerin keyfi bir şekilde suçlu ilan edilmesini ve adaletsiz yargılama süreçlerini engelleyen yegane korunak olarak ortaya çıkmaktadır.
Üstelik kişinin geçmişinin değil de yargılandığı dosya bazında değerlendirmeye alınması ve gelecek bağlamında kişinin ıslah olunabilirliğinin göz önüne alınması da Hukuk Devleti olmanın bir gereği hükmündedir.
Hukuk Devleti’nde kişi hakkında soruşturma ya da kovuşturmanın var olması suçun vuku bulduğuna dair bir kanıt olarak değerlendirmeye alınabilecek bir husus değildir. Masumiyet karinesine bu kadar çok değer verilmesinin nedeni ise hukuk okulları ve düşünürlerinin Ceza Hukuku’na verdiği önemden kaynaklanmaktadır.
1. Caydırıcılık (Deterrence)
Jeremy Bentham (Faydacılık): Ceza hukukunun amacı, bireyleri suç işlemekten caydırmak ve egemenlik kurulan toplumda suç eğilimlerinin azalmasını sağlamaktır. Suçluların cezalandırılması politikası ile diğer bireyler üzerinde caydırıcı bir etki yaratarak suç oranlarını düşürmeyi hedefleyen görüştür.
2. Rehabilitasyon (Rehabilitation)
Cesare Beccaria (Aydınlanma Dönemi): Cezaların amacı, suçluları ıslah etmek ve yeniden suça yönelmelerini önlemektir. Beccaria’ya göre, ceza bir intikam aracı değil, toplumsal barışın yeniden tesisi için kullanılmalıdır.
Modern Ceza Hukuku: Rehabilitasyon, bireyin eğitim ve psikolojik destek alarak suça olan eğiliminin azaltılmasını ve topluma kazandırılmasını hedefler.
3. Toplumsal Düzenin Korunması (Public Order Protection)
Thomas Hobbes (Toplum Sözleşmesi Teorisi): Ceza hukukunun amacı, toplumun düzenini korumak ve bireylerin birbirlerine zarar vermelerini engellemektir. Devletin gücü, bireylerin birbirine zarar vermesini engellemek için ceza kanunlarıyla bireylere ulaşır. Hobbes’a göre, devlet, kaosu ve anarşiyi önlemek için cezalandırma gücüne sahip olandır.
Toplumun Güvenliği: Ceza hukuku, bireylerin yaşam, mal ve özgürlük gibi temel haklarını koruma amacı güden hukuk dalıdır.
4. Adaletin Sağlanması (Retribution)
Immanuel Kant (Deontoloji): Ceza hukukunun amacı, işlenen suçun adil bir karşılık bulmasını sağlamaktır. Kant’a göre ceza, suçun ahlaki olarak karşılığıdır ve bireyin işlediği suçla orantılı bir ceza alması adaletin bir gereğidir.
Aristoteles (Hakkaniyet ve Denge): Ceza hukukunun amacı, hakkaniyet ve denge prensibine uygun olarak suça orantılı cezalar vermek suretiyle toplumsal düzenin ve adaletin korunmasıdır.
5. Suçun Önlenmesi (Prevention)
Cesare Lombroso (Pozitivist Okul): Ceza hukukunun amacı, suçun nedenlerini analiz ederek ve bireyin suça eğilimlerini ortadan kaldırarak toplumu suçtan korumaktır. Lombroso gibi düşünürler, bireylerin biyolojik veya sosyal nedenlerle suç işlediğini düşünür ve ceza hukukunun bu eğilimleri önlemek amacı taşıması gerektiğini savunur.
Sosyal Koruma: Ceza hukuku, suçu engelleme yoluyla toplumu suçlulara karşı korur ve gelecekteki suçları önlemeyi amaçlar.
6. İntikamcı (Vengeance) Yaklaşımların Reddedilmesi
Cesare Beccaria: Beccaria, ceza hukukunun bir intikam aracı olarak kullanılmasına karşıdır. Ona göre cezanın amacı, toplumun güvenliğini sağlamak ve suçlunun tekrar suç işlemeyeceği bir noktaya gelmesini sağlamaktır. İntikam odaklı cezalandırma adaletsizlik doğurur ve toplumsal barışa zarar verir.
7. Toplumsal Eğitim (Moral Education)
Hegel (Felsefi Yorum): Ceza, yalnızca bireyi değil, aynı zamanda toplumu eğitici bir amaca hizmet eder. Topluma, suçların kabul edilemez olduğunu ve her yanlış davranışın bir bedeli olduğunu öğretir. Bu yaklaşım, cezalandırma süreçlerinin toplumu eğitici bir işlevi olduğunu savunur.
8. Toplumsal İntikam (Societal Vengeance)
Durkheim (Sosyolojik Perspektif): Ceza hukuku, toplumun suça karşı toplumsal tepkisini ortaya koyar ve suçlunun cezalandırılması, toplumsal huzuru yeniden sağlar. Suç, sadece bireye karşı değil, toplumun bütününe karşı işlenmiş bir eylemdir ve ceza toplumsal düzeni tekrar tesis eder
Ceza Hukuku hemen hemen her görüşte; toplum bazında değerlendirildiği yukarıda yer alan özetlerden anlaşılmaktadır. Bu bağlamda “Masumiyet Karinesi”nin bireyin toplum karşısında korunabilmesi için bir fren mekanizması niteliği taşıdığı aşikârdır. Masumiyet karinesi ile ilgili başlıca hukuk okulları ve düşünürlerinin ifadeleri özet halinde aşağıda yer almaktadır.
1. Doğal Hukuk Okulu
Doğal hukuk okulu, masumiyet karinesini insanın doğuştan sahip olduğu temel haklar arasında görür. Bu okulun savunucularına göre, herkes doğal olarak masum kabul edilmeli ve suçlu olduğu kanıtlanana kadar bu masumiyetin korunması gerekir. Doğal hukuka göre, masumiyet karinesi sadece pozitif hukukun bir ürünü değil, ahlaki bir gerekliliktir.
2. Pozitif Hukuk Okulu
Pozitif hukuk okulu ise masumiyet karinesini, kanunlarda açıkça düzenlenmiş bir ilke olarak görür. Bu okulun yaklaşımına göre, masumiyet karinesi kanun koyucuların öngördüğü ve uygulamada dikkate alınması gereken bir kuraldır. Pozitif hukuk, bireylerin haklarının kanunlar çerçevesinde korunmasını savunur ve masumiyet karinesi de bu hukuki yapı içinde yer alır.
3. Hukuki Realizm
Hukuki realizm, hukukun toplumdaki güç ilişkileri ve sosyal dinamikler tarafından şekillendiğini savunan bir yaklaşımdır. Bu görüşe göre, teoride var olan masumiyet karinesi uygulamada her zaman aynı şekilde korunamayabilir. Hukuki realistlere göre, mahkemelerdeki yargıçların ve savcıların tutumları, kamuoyunun ve medyanın etkisi altında kalabilir ve bu da masumiyet karinesini zayıflatabilir.
4. Eleştirel Hukuk Çalışmaları (Critical Legal Studies)
Eleştirel hukuk çalışmaları, hukukun toplumsal eşitsizlikleri yeniden üreten bir araç olduğunu iddia eder. Bu bağlamda, masumiyet karinesi de eleştirilen bir konudur. Eleştirel hukuk düşüncesine göre, masumiyet karinesi her birey için eşit şekilde işlemez. Toplumdaki sınıfsal, ırksal ya da cinsiyet temelli eşitsizlikler, özellikle dezavantajlı grupların masumiyet karinesinden faydalanmasını zorlaştırabilir.
5. Feminist Hukuk Teorisi
Feminist hukuk teorisi, masumiyet karinesini özellikle cinsel suçlar bağlamında tartışır. Bu yaklaşım, cinsel suç mağdurlarının haklarının korunmasıyla sanıkların masumiyet karinesi arasındaki dengeyi sorgular. Feminist hukuk teorisyenleri, bazı durumlarda mağdurların haklarının yeterince korunmadığını, çünkü masumiyet karinesinin sanık lehine çok güçlü uygulandığını savunurlar.
6. Ekonomik Analiz Yaklaşımı
Hukukun ekonomik analizi yaklaşımına göre, masumiyet karinesi, yargı sisteminin maliyet ve fayda dengesi içinde değerlendirilir. Bu teoriye göre, yanlış bir şekilde suçlu bulunan bir kişinin topluma ve yargı sistemine getireceği maliyet, suçlu bir kişinin cezalandırılmamasının getireceği maliyetten daha yüksektir. Dolayısıyla, masumiyet karinesi ekonomik bir rasyonalite çerçevesinde de savunulur.
7. Pragmatist Yaklaşım
Pragmatist hukuk anlayışı, hukuk kurallarının somut uygulamalarına ve sonuçlarına odaklanır. Masumiyet karinesinin pragmatik bir çerçevede savunulması, toplumsal düzenin korunması ve bireylerin devlet karşısındaki güçsüzlüğünün dengelenmesi adına önemlidir. Pragmatistler, bu ilkenin uygulanmasının adil yargılama süreçlerine katkı sağladığını ve kamu güvenini artırdığını düşünür.
Bütün bu yaklaşımlardan sadece feminist hukuk teorisi, sadece cinsel suçlarda sanığın masumiyet karinesi nedeniyle aşırı bir korumayı haiz olduğu yönüyle eleştirilmektedir. Gerçekten de kadınlar, maruz kaldıkları rıza dışı cinsel veya fiziksel eylemler nedeniyle; kadının sınıfsal yeri nedeniyle kendilerine karşı gerçekleştirilen eylemlere sessiz kalmak zorunda kalmaktadır. Yargıya taşınan pek çok eylemde de sonuç değil de hangi davranışın buna neden olduğu tartışılmaktadır. Bu nedenle kadınların yaşadıklarına karşı masumiyet karinesinin üstün tutulduğu pek çok ülkede pek çok yargı sisteminde görülmektedir. Bu bağlamda seri bir belgesel olan Fransa’daki ensest davalarına yönelik belgesel örnek gösterilebilir. Bir bölümün linkini https://www.youtube.com/watch?v=AxFlmdJ9uG0 buraya bırakıyorum.
Bireylerin toplumsal algıdan korunmak suretiyle adil ve tarafsız bir yargılamanın korumasında bulunmasının sağlanması için yargı süreçlerinin irdelenmesi gerekmektedir.. 08/01/2025
Av. Selcen Bayün
[1]Rezzan İtişgen, Adil Yargılamayı Etkilemeye Teşebbüs Suçu; “Ergashev v. Rusya”, Başvuru No. 12106/09, Karar Tarihi 4 Haziran 2012
TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ ANAYASASI
TÜRK CEZA KANUNU (TCK) tam metin
CEZA MUHAKEMESİ KANUNU (CMK) tam metin
Comments